Gazeteci Furkan Karabay, yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Kamuoyuna ilk açıklamayı yapan isim ise gazeteci Barış Pehlivan oldu. Pehlivan, Karabay’ın “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamalarıyla gözaltına alındığını duyurdu. Karabay’ın özellikle YouTube platformu için hazırladığı bir video ve bazı sosyal medya gönderileri, soruşturmanın temelini oluşturuyor. Gözaltı işlemi, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti konularında yeniden tartışmaları alevlendirdi. Geçmişte Erdoğan Ailesiyle Yaşadığı Hukuki Süreç Etkili Oldu mu? Gözaltı süreci, Furkan Karabay’ın daha önce AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çocukları Bilal Erdoğan, Ahmet Burak Erdoğan ile Sümeyye Erdoğan Bayraktar tarafından hedef alınmasının ardından yaşandı. Söz konusu aile bireylerinin yaptığı şikâyet sonucu açılan davada Karabay’a, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmişti. Bu dava, Karabay’ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezalandırıldığı yönünde eleştirilere yol açmıştı. Gözaltının Ardında Ne Var? Karabay'ın videolarında ve sosyal medya içeriklerinde özellikle yargı ve güvenlik bürokrasisine yönelik eleştiriler dikkat çekiyordu. Özellikle bazı hâkim ve savcılarla ilgili iddialar, “terörle mücadelede görev yapanları hedef göstermek” suçlamasına dayanak olarak gösteriliyor. Avukatları, suçlamaların ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgularken, Karabay’ın serbest bırakılması için hukuki girişimler başlatıldı. Gazetecilik ve Yargı Arasındaki Gerilim Derinleşiyor Türkiye’de basın mensuplarının yargı baskısıyla karşı karşıya kalması yeni bir durum değil. Ancak Karabay’ın gözaltına alınması, özellikle bağımsız gazetecilik faaliyetlerinin geldiği noktaya dair kaygıları artırdı. Basın meslek örgütleri, uluslararası gazeteci birlikleri ve insan hakları kuruluşları, Karabay’ın serbest bırakılması çağrısında bulunuyor.
