Deprem Konutları Şantiyesinde Skandal: İşçiler Maaşlarını Alamıyor, Taşeron Firma İflasını Duyurdu Adıyaman İndere’de Türkiye’nin en büyük şantiyesi olarak lanse edilen ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı Murat Kurum’un sıkça övgüyle söz ettiği deprem konutları projesi, bu kez emek sömürüsü iddialarıyla gündemde.Adıyaman İndere’de Türkiye’nin en büyük şantiyesi olarak lanse edilen ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı Murat Kurum’un sıkça övgüyle söz ettiği deprem konutları projesi, bu kez emek sömürüsü iddialarıyla gündemde. Sur Yapı’nın ana yüklenici firma olarak görev aldığı dev şantiyede çalışan işçiler, aylardır maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle iş bıraktı. Yüzlerce işçiyi kapsayan bu hak arayışı, sadece taşeron firmalarla sınırlı değil; asıl muhatap olarak gösterilen Sur Yapı’ya yönelik tepkiler de giderek büyüyor. İnşaat-İş, Dev Yapı-İş ve İyi-Sen sendikalarına bağlı olan işçiler, Nisan ve Mayıs ayı ücretlerinin ödenmemesi üzerine örgütlü biçimde üretimi durdurdu. "İflas Ettik, Ödeyemeyiz" Cümlesiyle İş Bırakma Başladı Cumhuriyet gazetesinden Hilal Tok’un haberine göre, Sur Yapı’nın taşeronu olarak çalışan bir firmanın temsilcileri, işçilere doğrudan "İflas ettik, maaşlarınızı ödeyemeyeceğiz" açıklamasını yaptı. Bu durum üzerine işçiler, örgütlü bulundukları sendikalar aracılığıyla Sur Yapı ile iletişim kurmaya çalıştı. Ancak Cumartesi gününe denk gelen bu süreçte yetkililere ulaşılamadı. İnşaat-İş Örgütlenme Sekreteri Yunus Özgür, yaptığı açıklamada, “Sur Yapı, şantiyede çalışan işçilerin haklarından birinci derecede sorumludur. Fakat bugün itibariyle kendilerine ulaşamıyoruz. Eylemimiz sürecek. Pazartesi günü firmayla doğrudan görüşme gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. Benzer Sorunlar Deprem Bölgesinin Genelinde Yaşanıyor Adıyaman’daki şantiyede patlak veren bu krizin münferit bir durum olmadığına dikkat çeken Özgür, Hatay başta olmak üzere pek çok deprem bölgesi şantiyesinde işçilerin benzer mağduriyetlerle karşı karşıya kaldığını belirtti. Uzun süredir ücretlerin geç ya da hiç ödenmemesi, iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve hız baskısı nedeniyle işçilerin ağır koşullarda çalıştırıldığı bildiriliyor. Özgür, özellikle TOKİ eliyle yürütülen birçok projede benzer örneklerin çoğaldığını ifade ederek, “Şantiyelerde ‘bir an önce teslim’ baskısıyla güvenlik göz ardı ediliyor. İşçiler hiçbir koruyucu önlem olmadan adeta zamana karşı yarışıyor. Maaşlar ödenmiyor, haklar yok sayılıyor” dedi. Bakan Kurum’un Övdüğü Projede İşçiler Mağdur Adıyaman İndere’deki şantiye, 6 Şubat depremlerinin ardından başlatılan konut seferberliğinin sembollerinden biri olarak gösterilmişti. Murat Kurum’un Bakanlık döneminde sıklıkla dile getirdiği proje, 5 milyon metrekarelik alanıyla "Türkiye’nin en büyük şantiyesi" olarak tanıtıldı. Kurum, bu şantiyeye dair yaptığı bir paylaşımda, “11 ilde 159 şantiye, 153 bin işçiyle gece gündüz sahadayız. İndere’de 9 bin 603 konut için durmadan çalışıyoruz” ifadelerine yer vermişti. Ancak bu sözlerin üzerinden çok geçmeden, projede çalışan işçilerin yaşadığı mağduriyetler kamuoyuna yansımaya başladı. Mart ayında aynı şantiyede çalışan başka bir taşeron firma olan AHES’in işçileri de benzer gerekçelerle oturma eylemi başlatmıştı. O dönemde yapılan görüşmeler neticesinde maaşların ödeneceği sözü verilmiş, işçiler de işbaşı yapmıştı. Ancak yaşanan son gelişmeler, krizin derinleşerek sürdüğünü gösteriyor. Sendikal Mücadele Büyüyor Sendikalar, sadece maaşların ödenmesini değil, aynı zamanda iş güvenliği önlemlerinin alınmasını ve şantiyelerdeki denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini de talep ediyor. İşçiler, yalnızca ekonomik değil, fiziksel olarak da ağır riskler altında çalıştıklarını belirtiyor. Özellikle denetimsizlik nedeniyle yaşanan iş kazalarının raporlanmadan örtbas edildiği iddiaları sendikaların gündeminde yer alıyor. Pazartesi günü Sur Yapı yetkilileriyle yapılması beklenen görüşmenin sonucunun ne olacağı merakla beklenirken, işçilerin eylemlerini sürdürmekte kararlı olduğu ifade ediliyor. Bu sürecin, deprem bölgesindeki diğer projeleri de etkileyebileceği ve benzer iş bırakma eylemlerinin başka şehirlerde de başlayabileceği öngörülüyor.